17 Ağustos 1999’da saat 03:02’de meydana gelen ve Gölcük merkezli depremde büyük can ve mal kaybı meydana gelmesinden sonra İstanbul’da meydana gelebilecek büyük şiddetli bir deprem konuşulmaya başlandı. Günümüze kadar geçen çeyrek asırlık süreye rağmen halâ beklenen o büyük İstanbul depremine hazır olmadığımız görünüyor. Devlet bazı önlemler alsa da, yetersiz oluyor. Bunun sebebi İstanbul’da yenilenmesi gereken 250 binden fazla binanın olması, yani milyonlarca insanın hayatının tehlikede olmasıdır.
Bugün 2 Ekim 2025 tarihinde saat 14:55’te Marmara Ereğlisinde, Marmara Denizi’nin 18 km açıklarında 5 şiddetinde bir deprem meydana geldi ve İstanbul depremini yine hatırlamış olduk. Depremin çok kısa sürmesi çok büyük bir şans. 6 Şubat 1923 tarihli Kahramanmaraş depremlerinde meydana gelen yıkım ve can kayıpları sonucunda toplumda bir tedirginlik oluştu ve her deprem vatandaşları korkutuyor.
Son birkaç depremi hatırlayacak olursak Balıkesir ve Ankara’da meydana gelen sarsıntılar akla geliyor. 23 Nisan 2025’te Marmara denizinin ortasında 6 şiddetinde bir deprem olmuş ve İstanbul’da hissedilmişti, herhangi olumsuz bir durum yoktu. Aynı şiddetteki deprem Balıkesir’in bir ilçesinde meydana gelince can kayıpları oldu. Balıkesir depreminden bir saat kadar önce de öncül bir deprem meydana gelmişti. Depremlerin kesin tarihini veya saatini belirlemek elimizdeki teknolojiler ile mümkün olmasa da, ben ne olur ne olmaz diye bugünkü depremden sonra bir saat sokakta bekledim. Hava koşullarının henüz kötü olmaması da başka bir şans bizim için.
Çevre illerde meydana gelen depremler İstanbul’da tedirginlik yaratmak için yeterli olsa da en son Marmara (yani İstanbul) depremi 23 Nisan 2025 te meydana gelmişti ve yüzlerce artçı deprem meydana gelmiş, sarsıntılar bir haftadan uzun sürmüştü. Ulusal basın yayın kuruluşlarının 6 Şubat felâketi ile beklenen İstanbul depremi hakkındaki haberleri bir arada verildikleri vatandaşta bir endişe oluşmuştu. Ancak olumlu şeyler de oldu, devletimiz çok sayıda önlem aldı. Depreme hazırlıklı bir şekilde beklemeye başladı. Bazı binalar yenilendi, diğerlerindeki hasarlar belgelendi. Yani boş durulmadı, bir şeyler yapıldı.
Kahramanmaraş’a nazaran daha sık yerleşmiş olan binalar İstanbul’da büyük bir yıkım olması halinde sorun çıkarabilir. Sadece bir uzmanın değil, neredeyse her uzmanın öncelikli olarak belirttiği hususlardan biri binaların yıkılması halinde yolların kapanacak olması ve ambulansların, kurtarma ekiplerinin müdahalesinin çok gecikecek olmasıdır. Bu nedenle vatandaşların kendileri alacakları önlemler de büyük önem taşımaktadır. Bir gün Ankara’da, diğer gün Balıkesir’de, Tekirdağ’da … meydana gelen depremler bizi deprem gerçeğine alıştırsa da alışmak iyi bir şey değil, her zaman depreme hazır olmalıyız. Önlemlerimizi almalıyız.
23 Nisan 2025 tarihli Marmara depreminden sonra uzmanlar çelişkili açıklamalar yaptılar. Bazıları daha beteri olacak diye neredeyse yemin ettiler, deprem bitti ve başka deprem olmayacak diyenler de onlar kadar kesin konuştu. Dolayısıyla hem deprem olma ihtimali ile yaşadık, hem toplum paniğe kapılmaktan kurtuldu.
Düşündüğüm zaman ben de bir tereddüt içinde kalıyorum. Evet, önlemler alındı ve alınıyor. Devletimiz de her türlü müdahaleye hazır. Ama Kahramanmaraş’taki gibi bir deprem 16 milyon nüfuslu İstanbul’da ve onun dar sokaklarında meydana gelirse nasıl bir manzara oluşacağını tahmin edemiyorum.
